ANGST

"'I can't explain myself, I'm afraid, Sir,' said Alice, 'because I'm not myself you see.'" (alice in wonderland, Chapter 5)

My Photo
Name:
Location: istanbul, Türkiye

Denn das fragen ist die Frömmigkeit des Denkens..

Thursday, January 22, 2009

Darfur

çocuk ağlamıyor artık

vicdan bir uzak esintidir afrika sıcağında
pek hayra yorulmayan;
kayıp, dalaşık bir terkibi insansılığın.
vicdan - tuzak.
bak bunca kirlenmemiz,
işte bunca deterjan
çivit ve kentli düşkünlükler..

çocuk gülmüyor da

donuk bir başkalaşım birikiyor bu yakasında varlığın
kan damlıyor her bilindik kitaptan
mezmurlar soluklaşıyor
ah yitiyor ayetler
insanın hüngürtüsü
bir yankısız kalıyor
bir uygar hiç
bir bağışlanmaz

çocuk bakıyor

bu bakış (hiç) bir dilde bulmuyor bir sözcük dertleşecek
bir ünlem ( ! )
ama bakmıyor da
bilindik bir nesneye
görme eşiğindeki

açılın (bütün insansılar)
adına
adı
ad
çocuk acılaşıyor
acıyor
aç !

ey çirkin sargılar
en sarışın salgılar
hem pembeler, kırmızılar adına
a ! herbirimize..
a.

Friday, January 16, 2009

İmla

Varlığın elifba'sıyla yazıyorum bunu
yokluğun aynasına her bakışım-
aynasına döküldü tüm dehşetim
bir ayraç gibi bölerken yaşantımı
her anısı-bu şiddetin (etin)
yolla yolculuk arasında bön
ve atılmış buluyorum kendimi
bir öpüşün bedeli
bir nazarın itibarı olaraktan
varlığın tekinsiz sahrasına
hayretle atıyorum son düğümü
ocağa..
-harlanıyor kabus..

bak çözüldü kanatları meleğin merhametle
Gidin! dedi sığındığı uykudan heybetle doğrularak
Gidin! dedi arafı cezbedip sallayarak.
oysa ben gelirken de gitmenin tılsımını taşırdım
mahçup olup gülerdim, ağlardım hiddetimden
bilerek talihimi
bilerek her celseden atılmış
her hükümde melain..
anlamazdım
tutnup hüznün çağıltısına bir sandal
-hayır bir taş parçasıyla savrulurdum
gitmenin, dönmemenin okyanusuna.

Dönsem kubbeye lutüfkar olmayacak
öylesi bulunacak orada bir rahle
bir tedrisat ile açılacak önümde
şiir: bir ünlemden ibaret.
kalacak olsa da sonunda bir bana sorgu
kesilecekse tüm cezalar bir bir
bir payitaht boyunca taşıdığım bu yükle
bu yükle yoksullaşmış, bu yükle yorgun
bilirim ki
bu kadehleri dolduran
ölümdür ancak
ölüm ki perdahlayandır aşkı
aşkıma koşut kılan.

ama-yok-sahilin uzantısında asılı bir yüz
hüznün ağartısıyla ışıtsa niyetimi
ninniler feleğin karasına inatla (na'tla)
-anne,anne! şıpırtılarla yürüdüğün
o rüyaavlu nerde?

sorular sorgular yürürken üzerime
birden açıldı sahra, çözüldü imla
mürekkep dağıldığıyla kaldı
ve lekelendiğiyle defter
açıldı sayfalar ardınca aşkın
usandı kalem ancak bir bulut
deryayı kavrayınca
saçıldı uçsuz serpintilerle aşk
bu yokluk denizine
-boğuldu.

doksan9